Hidrojen Haber- Avrupa Birliği’nin (AB) 2030 yılı için belirlediği 10 milyon tonluk yeşil hidrojen üretim hedefinin ötesinde, 2040 için somut bir stratejisinin olmaması, bu alandaki yatırımlarda belirsizliklere yol açıyor. Yeni bir araştırma, AB’nin 2040’a kadar yıllık 25 milyon ton yeşil hidrojen üretimi hedefi belirlemesinin, enerji geçişini güvence altına alacağını ve maliyetleri kontrol altında tutacağını ortaya koyuyor.
Norveç, Avusturya ve Oslo üniversitelerinden araştırmacılar tarafından yapılan analizde, bu hedefin tüm senaryolarda “neredeyse optimal” olduğu ve maliyetlerin optimal sisteme göre yüzde 10’dan fazla artmayacağı belirtiliyor. Bu durum, söz konusu hedefin, teknolojik belirsizliklere ve dış şoklara karşı Avrupa’nın iklim stratejisini daha sağlam hale getirebileceğini gösteriyor. Rapora göre, bu hedefe ulaşmak için yıllık ortalama 13,7 milyar Avro sübvansiyon gerekebilir.
YEŞİL HİDROJENİ RİSKSİZ KILAN FAKTÖRLER
Araştırmaya göre, yeşil hidrojenin geliştirilmesi doğrudan fosil yakıtların ve yenilenebilir elektriğin geleceğiyle bağlantılı. Yeşil hidrojen, doğrudan elektrifikasyonun mümkün olmadığı sektörlerde sentetik yakıt üretimi, ulaşım ve sanayi için bir enerji kaynağı olarak öne çıkıyor. Ancak bu rollerde, karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojisi, biyokütle ve yeşil yakıt ithalatı gibi alternatiflerle rekabet ediyor. Çalışma, AB’nin 2040 için hedef koymasının, yatırım belirsizliğini önemli ölçüde azaltacağını ve bu alandaki gelişmeleri hızlandıracağını savunuyor.
2040’A DİKKAT: ÜRETİM TEPESİ NOKTASI
AB’nin 2040 için yüzde 90 emisyon azaltımı hedefi, sentetik yakıtlara olan talebi artırıyor ve bu da yeşil hidrojen üretimini zirveye taşıyor. Raporda, 2040’ta hala önemli sayıda içten yanmalı motorlu aracın yollarda olmasının, karayolu taşımacılığı sektöründe sentetik yakıt talebini artırdığı belirtiliyor. Bu dönemde, güneş enerjisi kurulu kapasitesinin bin 430 GW, rüzgar enerjisi kapasitesinin ise bin 110 GW’a ulaşması bekleniyor. Ancak 2040 sonrasında, karayolu taşımacılığında elektrifikasyonun hızlanmasıyla yeşil hidrojen üretiminin azalacağı ve bu durumun, elektrolizör gibi varlıkların atıl kalması riskini doğurabileceği vurgulanıyor.
GELECEK SEYRİNE DAİR BELİRSİZLİKLER
Analiz, yeşil hidrojen üretim seviyelerinin en çok elektrolizör maliyetleri, CCS potansiyeli ve ulaşım elektrifikasyonuna ilişkin varsayımlara duyarlı olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, çalışma, orta düzeyde bir hedefin, farklı senaryolara karşı dayanıklı bir enerji geçişi sağlayacağını ve Avrupa’nın “kaybedecek çok az şeyi olduğunu” belirtiyor.