HidrojenHaber – AirInsight Group tarafından yayımlanan analizde, özellikle havacılıkta hidrojen yakıt hücresi ve hidrojenle modifiye edilmiş jet motorları gibi çözümlere dair çalışmalar hız kazanmış olsa da, ticari uygulamada henüz “ölçeklendirme aşamasında” olduğu vurgulanıyor.
Analiz, yeşil hidrojenin (yenilenebilir enerjiden elde edilen H₂) uçuşlarda doğrudan CO₂ emisyonlarını önemli ölçüde azaltma potansiyelini taşısa da çeşitli teknik, altyapı ve ekonomik engellerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
KARŞI KARŞIYA OLUNAN ZORLUKLAR
Teknolojik: Hidrojen tanklarının hacmi ve ağırlığı hâlâ büyük bir sorun teşkil ediyor; büyük yolcu uçaklarında hem yakıt hücresi sistemlerinin hem de hidrojen depolamanın ölçeklenmesi tam gerçekleşmiş değil.
Altyapı: Havaalanlarında hidrojen yakıt ikmali altyapısı neredeyse yok ve 2050’ye kadar gereken 1 600 TWh’lik temiz enerji hedefi oldukça iddialı.
Ekonomik: Yeşil hidrojen, uçaklarda kullanılan jet yakıtına göre 3–6 kat daha maliyetli; şu an için “drop-in” biyoyakıtlar talebin %0,1’ini karşılıyor.
SONUÇ VE İLERİYE DÖNÜK MESAJ
Analiz, hidrojenin bölgesel uçuşlar için potansiyel taşısa da uzun menzilli uçuşlarda, yalnızca hidrojenle net-sıfıra ulaşmanın çok zor olduğunu vurguluyor.
Yazıda öne çıkan yön ise şu: “Hidrojen + sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) + verimlilik” üçlüsü olmadan 2050 hedeflerine ulaşılması oldukça riskli görünüyor. Bu analizle birlikte, sanayi ve enerji politikalarının hem teknik hem mali gerçeklerle uyumlu şekilde şekillendirilmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.