Ana SayfaGÜNCELHidrojen istasyonlarında maliyeti bölge ve entegrasyon belirliyor

Hidrojen istasyonlarında maliyeti bölge ve entegrasyon belirliyor

Hidrojen Haber- Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nden (IICEC) Mehmet Doğan Ucok tarafından hazırlanan kapsamlı bir derleme, ulaştırmanın karbonsuzlaştırılmasında kritik rol oynayan hidrojen dolum istasyonları (HRS) için ‘herkese uyan tek bir doğru’ model olmadığını ortaya koydu. 2019-2024 yıllarını kapsayan 41 yüksek etkili bilimsel çalışmayı inceleyen araştırmaya göre , teknoloji seçiminden çok bölgesel kaynak profili, şebeke bağlantısı ve entegrasyon stratejileri maliyetleri doğrudan belirliyor.

Araştırma, hidrojen üretim maliyetlerinin coğrafyaya göre nasıl değiştiğini somut verilerle ortaya koyuyor. Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde, güneş ve rüzgarın mevsimsel tamamlayıcılığını kullanan hibrit sistemler, hidrojenin kilogram maliyetini (LCOH) 4,23 dolara kadar düşürebiliyor. Yüksek güneş ışınımına sahip Tunus’ta, şebekeden bağımsız (off-grid) bir PV sistemi ile 3,32 euro/kg gibi rekabetçi bir maliyet yakalanabiliyor. Ancak bu model, kilogram başına yaklaşık 9 litre su tüketimiyle, kurak bölgeler için ciddi bir su kısıtı engeli taşıyor.

ŞEBEKE BAĞLANTISI MALİYETLERDE BELİRLEYİCİ 

Şebeke bağlantısı, özellikle İsveç (maliyet 3,5 ila 7,2 euro/kg arası ) ve Umman (6,24 euro/kg ) gibi yenilenebilir kaynakların değişkenlik gösterdiği bölgelerde maliyet kontrolü için kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Benzer şekilde, Güney Afrika’da rüzgar zengini kıyı bölgeleri (yaklaşık 6,34 dolar/kg), şebekeye uzak iç kesimlere (yaklaşık 8,97 dolar/kg) kıyasla belirgin bir maliyet avantajı sağlıyor.

Araştırmaya göre filo ölçeği de üretim modelini doğrudan etkiliyor. İtalya’daki modellemeler, 2 ila 8 otobüslük küçük filolar için yerinde (on-site) elektrolizörlerin, teslimat maliyetlerini ortadan kaldırdığı için daha ekonomik olduğunu gösteriyor. Ancak filo yaklaşık 100 otobüslük büyük bir ölçeğe ulaştığında, merkezi üretim ve lojistik (treyler kullanımı) ölçek ekonomisi sayesinde daha avantajlı hale geliyor.

ENTEGRE SİSTEMLER VERİMLİLİĞİ ARTTIRIYOR 

Çalışma, hidrojen istasyonlarının izole birimler yerine entegre enerji sistemlerinin (IES) bir parçası olarak tasarlandığında en yüksek verime ulaştığını gösterdi. Örneğin, Kaliforniya’da bir HRS’nin yüksek enerji tüketen bir veri merkezi (data center) ile birlikte konumlandırılması, normalde boşa gidecek (curtailed) yenilenebilir enerjiyi kullanarak hem maliyetleri hem de emisyonları düşürüyor ve şebeke stabilitesini artırıyor.

İlginizi çekebilir:  Sıvı hidrojenli uçak Dünyanın ilk pilotlu uçuşunu gerçekleştirdi

Soğuk iklime sahip Moğolistan’da, hidrojen yakıt hücreli araçların (HFCV) bataryalı elektrikli araçlara (BEV) kıyasla daha iyi performans gösterdiği ve entegre sistemin yüzde 99,47 yenilenebilir enerji penetrasyonuna ulaştığı görüldü. Şebekeden bağımsız adalarda (Rakiura-Stewart Adası, Yeni Zelanda) hidrojen bazlı mikro şebekelerin dizel jeneratörlerin yerini alarak enerji maliyetlerini yüzde 54’e varan oranlarda azalttığı hesaplandı. Kanada’daki bir kampüs mikro şebekesinde ise optimize edilmiş bir zamanlamayla işletme maliyetlerinde yüzde 27,5 tasarruf sağlandı.

İLGİLİ HABERLER
- Advertisment -

POPÜLER HABERLER